ÖNSÖZ
Geçenlerde evde oturmuş, Youtube üzerinden çeşitli videolar izlemekle meşgul iken kapımız çaldı. Karşımda kısa boylu gözlüklü bir bayan bana annemi sordu ve tanımadığım için kim olduğunu öğrenmek için yönelttiğim sorularımın karşılığında 17-18 yıl önce annemden akıl almak için tuhafiyemize sık sık gelip giden bir hanımmış. Annemi çağırdığımda kadın anneme sarıldı ve başladı ağlamaya. Daha sonra kapıda yaptıkları kısa bir görüşme ve geçmişte olanlar hakkında bir fragman yayınladılar. Kendisini eve buyur ettik ve başladık konuşmaya. Hep duyardım sağdan soldan arkadaş kurbanı olanların hikayelerini. İçkisine ilaç atılan kızların başına gelenleri üçüncü sayfa haberlerinden okurdum. Kendisinden aldığım izinlerden sonra hikayesini burada sizlerle paylaşmak üzere kaleme almaya başladım.
Not: Aşağıda okuyacağınız hikaye tamamen yaşanmış gerçek bir hayat öyküsüdür. Kişinin haklarına duyulan saygıdan ötürü asıl karakterlerin ismi değiştirilerek bu hikayeyi sizlere en başından anlatmaya başlıyorum.
Bir Yaşanmışlığın Öyküsü..
- Kimooo!
+ Güzin Abla'nın evi burası mı?
- Siz kimsiniz?
+ Ben Fulane. 17-18 yıl önce falan yerde tuhafiyeleri vardı oradan tanıyorum. Gerçi o beni hatırlamayabilir ama..
- Anneeeee !!
+ Efendiim, kim geldi kızım?
- Fulane isminde biri geldi anne 17-18 yıl önceden biriymiş.
+ Siz Güzin Abla'nın kızı mısınız?
- Evet.
+ Fulane..
- Abla.. Ablacım ben seni dinlemedim. Ah başıma neler geldi bir bilsen. Abla ben annemi çok üzdüm. Şimdi evladım bana aynılarını yaşatıyor abla. Ah ablacım ben seni hiç hiç dinlemedim abla ben arkadaş kurbanı oldum. Çok pişmanım abla..
+ Sen beni çok kandırdın Fulane. Ah be yavrum ben senin hep iyiliğini istedim. Sana hep iyi akıllar verdim. Naptın sen be kızım..
Fulane Hanım anneme öyle bir sarıldı ki.. Başladı ağlamaya ve ağlarken de hep "Ah ablacım ben ne ettim. Annemi çok üzdüm. Arkadaş kurbanı oldum. Ah ablacım yüzüne bakamıyorum senin.." diye mırıldandı.
+ Hadi geç içeri. Konuşalım..
Fulane hanım 26 yaşına kadar hiç bir erkekle görüşmemiş, işten eve evden işe giden, ailesinin gelirine katkıda bulunan mutaassıp bir kız iken iş yerinde bir arkadaş ediniyor kendisine. Bu arkadaşı vesilesiyle bir adamla tanışıyor. Paraya sıkıştığı bir kaç zamanda bu adam Fulane'ye yardım ediyor tabii arkadaş olarak. Ama öyle gözünüzde büyütmeyin, büyük meblağlar değil. Cep harçlığı şeklinde ufak tefek yardımlar. Ve sadece iki yada üç kere fazlası yok. Birkaç kerede işten almaya ve pikniğe götürmüş. Tabi ki kız arkadaşı da yanında. Zaten Fulane sonrasında yaşadıklarıyla bu noktaya geliyor. O zamanlar Fulane 26, adam 40 yaşında.
Fulane Hanım'ın ağzından:
Arkadaş kurbanı oldum ben. Ben o kızı hiç öyle bilmiyordum. Hep beni çağırıyordu gel bizde kal diye ama annem izin vermeyince gidemiyordum. Çok kavga ettim bu yüzden annemle. Çok bağrıştık. En sonunda bir gün gittim evlerine. Doğum günü kutlayacaklarmış diye gittim ben. Beni öyle diye çağırdılar zaten. Ben her şeyi sonradan öğrendim abla ben nereden bileyim. Ben o kızı öyle bilmiyordum hiç. Meğerse kızı annesi pazarlıyormuş hatta çocuğu bile varmış. Ben doğum günü diye gittim ama içkili bir ortamdı. Ben içmedim ilk başta ama çok ısrar ettiler iç diye, bir kereden birşey olmaz dediler. Ne bileyim abla ben cahil aklım işte. Ne içtiğimi de anlamadım. Gözlerimi bir açtım ki yanımda adam yatıyor. Olan olmuş giden gitmiş. Ne oldu? Nasıl oldu? Hiç ama hiçbir şey hatırlamıyorum.
Annem:
- Belki de ilaç kattılar Fulane yoksa hatırlarsın. Hiç mi birşey hatırlamıyorsun?
+ Yok abla yok hala hatırlamıyorum. Uyumuşum ben. Uyandığımda birlikte olduğumuzu anladım.
- Belki de senin üzerinden adamdan para bile aldılar. Seni pazarladılar. Ben sana dedim bir erkek yeni tanıdığı birine bir kadına karşılıksız yardım etmez, para vermez diye.
+ Bilmiyorum ki abla hiç hatırlamıyorum. Sen çok söyledin de abla ben hiç dinlemedim ki. Adam bana seni alacağım dedi. Bırakmayacağım dedi hep. Annemler öğrenince kıyamet koptu tabi yer yerinden oynadı. Ne söylediysem olmadı. Babam defolsun gitsin alacaksa adam dedi başka da bir şey demedi. Ama annem hiç izin vermedi o kötü bir adam dedi durdu. Hatta beni bir hocaya götürdü annem. Bana muska yapılmış meğerse. Ama seni alacağım dedi ya ben onu bekliyordum. Abla adam evliymiş, çocuğu da varmış. Almadı beni. Sonra eşim çıktı karşıma. Karısı trafik kazasında ölmüş bir çocuğu varmış. Beni de böyle kabul etti bir şey demedi. Mutlu muyum diye sorsan değilim abla. Eşim içiyor, bıraktıramıyorum. Bırakmak istemiyorum ki seviyorum içmeyi, istediğim için içiyorum diyor bende çok sinirleniyorum. O zamanlar bilseydim evlenmezdim ama yok abla evlenirdim. Çünkü yaşadıklarımın psikolojisi ve baskısı vardı üzerimde. Hata hatayı getiriyor. Hayatım böyle böyle mahvoldu işte.
- Ben seni gazetede okudum Fulane. Hamile kalmıştın galiba çocuğun var mı?
+ Yok abla hamilelik olmadı. Gazete mi? İlk senden duyuyorum. Var bir oğlum var eşimden. Birde eşimin eski hanımından bir oğlu var. İki oğlum var. Öz oğlum kahrediyor beni de diğer evladımın hiç bir kahrı yok bana. Çok iyi anlaşıyoruz. Ben evlendirdim. Düğününü ben yaptım. Öz oğlum o benim.
- Başka çocuğun yok herhalde.
+ Yok abla istemedim. İstesem olurdu ama istemedim ki. (
Bunu söylerken öylesine umursamaz öylesine donuktu ki. Hissizleşmiş gibiydi. Bir ürperti geldi geçti o an üzerimden.)
- Bizim iş yerimize ne kızlar geldi geçti biliyorsun Fulane. Hep iyiliğinize olacak akıllar verdim sizlere. Bir tek senin ayağın kaydı...
.....
Fulane Hanım'ın hikayesi beni o kadar çok etkiledi ki sizlerle paylaşmak istedim. Paylaşmadan geçemezdim. Sana, bana, bize uzak belki ama yaşanıyor bu hayatlar. Eğer merak ediyorsanız Fulane Hanım'ın oğluyla yaşadığı sorunlardan da başka bir post altında bahsedebilirim. Rabbim bizleri ve evlatlarımızı kötü insanların şerrinden korusun.
Rabbim iyi insanlarla birlikte olmayı nasib etsin.
Amin..
Güzel Geceler Sizin Olsun..